[email protected]
BURSASPOR sadece bir futbol takımı değil.
Şehrin sevinçte, hüzünde ve heyecanda, tutkusunu bedenimizde hissettiğimiz, yaşantımızda kalben var olan bir değer olduğunu görüyoruz.
Bugünkü yazımda, Bursasporlu olmanın şehirde ve taraftarları arasındaki ortak sevgi bağını yazmak istedim.
Siyasi görüşleri zıt olan, her platformda birbirlerini acımasızca eleştiren, deyim yerindeyse birbirlerini yiyen, siyaset adamları olsun, küskün insanlar olsun, konu Bursaspor olunca hep tek çatı altında tolanmıştır.
İşte, onların tek ses olmalarını sağlayan;
İsmi, arması ve tutkusu ile taraftarını kendine bağlayan Bursaspor ile ne kadar övünsek azdır.
Bursasporda övünçler yazmakla bitmez.
Dünya futbol camiasının takdir ettiği, Türk basını ve spor adamlarının her zaman övgü ile bahsettiği VAKIFKÖY önde gelen gururumuz.
Vakıfköy toprakları keşfedildiği, yani üretime başladığı günden beri Türk futboluna hizmet eden, sayısız fidan yetiştirip gönderen, günümüz futboluna damga vuran bir yer.
Bursasporumuzla ne kadar övünsek azdır.
Allah Vakıfköyümüze zeval vermesin, taşı toprağı altın olsun inşallah.
Bu kısımda yönetimsel başarıyı ele almak istedim.
Başarı sadece para, sadece hoca, sadece futbolcuyla olmaz diyenlerdenim.
Bu hususu konuştuğum, anlattığım kişiler bilirler.
Hep şunu demişimdir.
Bursaspor'un;
Öncelikle şehrine, personeline, futbolcusuna güven veren sevilen camiası tarafından destek gören hocası ve yönetimi ile iyi anlaşan, teknik direktörü futbolcusu ve personeli tarafından sevilecek, inanılacak, yönetimi ile iyi anlaşan bir başkanı olmalı.
Sonra da başkan, hoca ve futbolcular arasında köprü kuracak, sosyal yönü iyi olan bilgi birikimli, konuştuğu zaman kendine saygı duyulan, inanılan, insan ruhundan anlayan pisikolojik görev üstlenecek, konuları çözebilecek idari bir menejerin, yani ağabeyin olması gerekliliğini savunmuşumdur hep.
Hatta böyle bir görevi üstlenecek isim bile verdim.
Çekinmeden yazabilirim, kendisinin nasıl çalıştığına şahit olduğum, tanıdığım birisi olduğu için yazmakta sıkıntı görmüyorum.
Adil Cenkçiler gibi bir menejer bu takımda olmalı diye söylemişimdir.
Ve görünen o ki yukarıda belirttiğim yapılanma olunca başarının geleceği görünüyor.
Değerli dostlar;
Diyorum ki (BAŞKAN, HOCA, MENEJER) üçlüsünden oluşan sacayaklarını yere sağlam bastırırsan, yemek kazanına başkanı, hocayı, topçuyu, idarecileri ve seyircileri dahil edebilirsen aşcı terimiyle beklenen lezzetli yemeği çıkartır,futbol terimi ile üçlük çektirirsin.
Sözü birazda sevgili başkana getireyim..
Sayın Erkan Kamat şu güne kadar bir çok taraftarın ve benim kanaatimdeki düşüncelerimizi gerçekleştirdi.
Takdir edilen, olumlu ve cesur kararlar aldığı için başkanı bir kez daha tebrik ediyorum.
Başkanın tecrübelerine inanmak güvenmek lazım.
Erkan başkan bilindiği gibi şampiyon olan takımın yönetiminde olup, o dönem dış işlerden sorumlu yöneticiydi.
Bu nedenle takım içi ilişkilerinin nasıl yürüdüğünü ve nasıl olması gerekliliğini hepimizden iyi bilir diye düşünüyorum.
Yaşadığı tecrübelerini sakin ve sabırla kullanırsa olumlu uyarılara inanarak doğrularla cevap verirse takımımız mutlaka özlenen,beklenen yere gelecektir.
Şimdi destek zamanı.
Bursa’da yaşayan, çalışan, görev yapan bürokrat, sanayici ve tüm şehir halkı, Bursaspor yönetimine destek olalım.
Özümüz olan Vakıfköy patentli çok değerli futbolcu kardeşlerimize, Bursaspor adına verdikleri onurlu mücadelede sadece alkışla değil maddi olarak da destek verelim, başarılarını tebrik edelim.
Bursaspor bizim tek tutkumuz, armamız, değerimiz, sevdamız.
Ne mutlu Bursalıyım, Bursasporluyum diyene…