[email protected]
3...2...1...
Zaman, tüm pervasızlığıyla akıp gidiyor.
Geride bıraktıklarına aldırmadan, kimi hayatlarda neleri değiştirdiğini fark etmeden...
Peki biz akıp giden zamana rağmen an’da kalabiliyor muyuz?
Geçmişin gölgesinde bir yerlerde saklanıp şimdi’den mi kaçıyoruz?
Geleceğin belirsiz silüeti mi bugünümüzü tedirgin geçirmemize sebep oluyor?
Yaşadığımız zamanın içinde kalmak, geçmiş ve gelecekten sıyrılarak şimdiyi yaşamak...
Bana göre an’ın tadını çıkartmak, yaşadığını hissetmek ve kaliteli zaman geçirmektir.
Bunu tam anlamıyla yapabildiğimi düşünmüyorum.
Bu yazının biraz da özeleştiri mahiyetinde olmasını umuyorum.
Yaşadığımız bu sosyal medya çağında çoğu zaman anı yaşamak yerine diğer insanların yaşamlarına seyirci oluyoruz.
Elbette böyle bi çağda sosyal medyanın tamamen dışında kalmak çok zor.
Savunduğum hayat tarzı da bu değil.
Kendi hayatımız ve sosyal medya arasındaki dengenin kurulması gerektiğini düşünüyorum.
Bunun için kendime ve sizlere tavsiyelerde bulunmak istiyorum.
Yeni hobiler edinebilir, uzun zamandır okumak istediğin kitapları okuyabilir, filmleri izleyebilir, sevdiklerinle daha çok zaman geçirebilir, yapmayı ertelediğin ne varsa yapmaya başlayabilirsin.
Hayatın isteklerimizi ertelememize daha ne kadar izin vereceğini bilmiyoruz.
En iyisi yapmak istediğimiz ne varsa daha fazla ertelemeden gerçekleştirmek.
Ve unutmadan:
‘Hayat bir terazi gibidir, dengeyi kurduğunda mutluluk orada seni bekler.’
Dengeyi kurabilmeniz dileğiyle...
***