İl Başkanı İsmet Karaca göreve geldiği günden itibaren harbiden her yerde CHP'liler.
Dün telefonla görüşüyoruz...
"Her yerdeyiz Kayhan Abi. Havada, karada, deniz de. Bursalılar için gecemizi, gündüzümüze katıyoruz."
Doğru.
Oturmuyor Karaca ve arkadaşları.
Gazeteci arkadaşlardan kimler vardı Mudanya'da dediğimde ağzımdan aldı...
"Kayhan Abi bayağı kalabalıktı."
"Gelmiyorum. Başkanla da, basın danışmanıyla da aramız iyi değil"
"Biliyorum Abi'de; senin sevdiğin belediye başkanları da oradaydı."
Kimler mi?
"CHP'nin değerli iki belediye başkanı Turgay Erdem ve Mehmet Uğur Sertaslan."
"Olsun dedim İl Başkanı İsmet Karaca'ya. Sizleri, yönetiminizi, Turgay ve Mehmet Başkanımızı, Kadın Kolları Başkanımızı tanıyor ve seviyoruz. Onlar yeterli."
Velhasıl bu güzel konuşmamızın ardından bakın Türkiye'nin gündemine oturan Marmara Deniz kirliliğini sona erdirebilmek için neler yaptı Karaca ve arkadaşları...
Tekne ile denize açıldılar ve Marmara'yı işgal eden müsilaj sorununu yerinde gözlemlediler.
CHPİl Başkanı İsmet Karaca, Millet İttifakı Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Gemlik Belediye Başkanı Uğur Sertaslan, ilçe başkanları, il yöneticileri, Kadın ve Gençlik Kolları ve meclis üyeleri ile birlikte Mudanya İskelesi’nden kalkan Ünsal Kaptan teknesiyle Marmara Denizi’nin Mudanya-Gemlik kesiminde incelemeler yaparken, teknedeki basın toplantısı sırasında "128 Milyar Dolar Nerede?" sorusunu içeren bir pankart da açıldı.
Bakın neler dedi başarılı İl Başkanı Karaca...
"11 bin 342 kilometre kare büyüklüğündeki Marmara Denizi son yıllarda kendini gösteren kirlilik nedeniyle can çekişiyor. Deniz salyası ilk olarak 13-14 yıl önce gündemimize girdi. Geçtiğimiz yıl kasım ayında da kendini tekrar gösterdi. Mayıs ayından itibaren de sahillerimizi işgal etmiş durumda. Deniz salyasının etkileriyle ilgili yetkililer günlerdir bilgi veriyorlar. Onların görüşlerine saygı duyuyoruz. Deniz salyası oluşumun başlıca etkenleri şunlar: Küresel olarak dünyada yaşanan ısınma ve önemli etken de endüstriyel, evsel atıkların arıtılmadan denize bırakılması. Denizleri soğutamayacağımıza göre yapılacak tek şey evsel ve endüstriyel atıkların arıtılmadan denize bırakılmaması. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde maalesef Deniz Bakanlığı yok. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı atıkların arıtılmadan denize bırakılmamasından sorumlu. O bakanlık da ortada yok. Marmara Denizi ölüyor. Bu konuyla ilgili bakanlar, bakanlıklar ölü taklidi yapıyor. Buradaki sorunun çözümü merkezi hükümetin el koymasıdır. İnsanlık mirasını geleceğe aynı şekilde bırakmak için herkesin, tüm siyasi partilerin bir araya gelmeleri gerekmektedir. Denize sahip çıkmak gerekiyor. Acilen müdahaleye çağırıyoruz. Marmara Denizi kurtarılsın."
Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan'da net konuştu...
"Marmara Denizinin can çekiştiğinden bahsediyoruz ama kimse unutmamalıdır Karadeniz, Akdeniz ve Ege’yi birbirine bağlayan, çift taraflı su akıntı sistemleriyle iki denizini suyunu alıp taşıyan canlı organizma. Marmara biterse ne Ege ne Akdeniz ne Karadeniz kalır. Bilim insanları söylüyor bunu. Artık bir şey yapma zamanıdır. Bu konuda tek bir açıklama yapmayan iki bakanlığın bir şey yapması gerekiyor."
Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ise farklı bir perspektif çizdi...
"Nilüfer Çayı’nın Nilüfer’deki girişiyle çıkışı arasındaki tahlilleri yaptığımızda bu denizin bu hale gelmesinin sebeplerini rahatlıkla anlayabiliriz. Endüstri yapılarının yer aldığı yerleri sağlıklı hale gelmesi gerekli. Başka bölgelere aktarılmasının çalışmaları yapılmalı ama bu tam tersine oluyor maalesef. Biz buna onay vermiyoruz ama bakanlık tarafından tekrar karşımıza çıkıyor. Tarım alanlarını sanayi alanlarına mahkum ediyoruz. Kirletmeye devam ediyoruz. Bu hafta Çevre Farkındalık Haftası. 5 Haziran da Dünya Çevre Günü. Çevre hassasiyetini çok iyi anlatmamız gerekiyor. Herkesin çaba göstermesi gerekiyor. Denizlerimiz, canlılarımız yaşasın."
Başka söze gerek var mı?
Denizlerimiz, canlılarımız yaşasın.