6. Uluslararası Gemlik Zeytini Festivali kapsamında düzenlendi “Yerel Yönetimlerde Tarım Politikaları ve Kooperatifçilik” söyleşisi.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ve Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu konuşmacı oldu.
Gemlik’teki zeytin üreticisi iki şekilde Gemlik Belediyesi’ne teşekkür etti diyerek sözlerine başladı CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “İlki Zeytin Festivali’nde üreticilerin kendilerine yer verildiği ve ürünlerini tanıtma şansı bulduğu için, ikincisi ise geçtiğimiz yıl ürünlerine dolu vuran zeytincilerden piyasa fiyatının iki katına zeytin aldığı içindi. Gemlik Belediyesi zor gününde zeytincinin yanında oldu ve ürününün heba olmamasını sağladı. Tarım ve gıdanın en alt noktasında dayanışma ve kooperatifçilik yatıyor. Kamu ve halk arasında ilişki kurulmalıdır. Gıda bir insanlık hakkıdır. Anayasada yazar. Bir devlet insanının karnını yeterli miktarda doyurmak zorundadır der. Devletin ve hükümetlerin görevi insanlarının karnını doyurmaktır. Bu ülkede şunu dediler, bir elimizde cep telefonu, diğer elimizde bir kamyon buğday. Ne gereği var bir kamyon üretmeye, bir cep telefonu üretin rahatınıza bakın. Çünkü o cep telefonunun katma değeri buğdayın katma değerinden daha fazla. Onlar rant üzerine kilitlenmişler. Aynı şeyi tarım bakanı da söylemişti. Para olarak onların penceresinden baktığınızda kıymeti olabilir. Ama covid 19 döneminde marketlere gittiğinizde saray mı satın almak istediniz? Yat mı satın almak istediniz? Ekmek, makarna, yiyecek, içecek aldınız. Paralarınız, saraylarınız, mülkleriniz ne kadar kıymetli olursa olsun, insanınızın karnını doyuramıyorsanız, orada sorun var demektir.”
Ve komünist başkan diyorlar ya...
Mikrofon ondaydı...
Kimdi o?
Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu
“Dedelerimiz zeytinlerini korumuş, suyunu korumuş. Ama gel gör, torunları korumak istediğinde ellerinden almayı hak olarak gören yasalar ile karşı karşıya görüyor. Bu topraklarda yaşayanlar buradaki emeğin değeri neyse o değer üzerinde kendilerini var etmelidir. Bizim emeğimiz üzerinde hiçbir tekelci ya da onun sömürü biçimi var olamaz. Benim topladığım elmayı bir başkası benim elimden alamaz. Bizlerle toprak, su ve bitki birbirimizi tamamlıyorsak onları yok edecek siyaset üretmemiz lazım. Toprağı kirletmemeliyiz. Bütün canlıların yaşamına zulmetmiş oluruz. Eski gıdalar nerede diyoruz. Nerede? Biz yok ediyoruz. Suni gübre toprağı işlemez hale getirir. Doğal üretim alanlarını güçlendirmemiz lazım. Yoksa genetik hastalıklarımız olacak.”
Son söz Gemlik'in başarılı Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan'daydı...
“Zeytine dolu vurduğunda sosyal medya hesabımdan köylümüzün acısını paylaşıyoruz, devletimiz yanında olmalıdır diye bir mesaj atmıştım. Sonra bizim de burada yetki sahibi olduğumuzu vurgulayarak dolu vuran zeytinleri yağa dönüştürmek için almıştık. Ülkemizde çiftçinin önünü açacak, nesillerce baktığı zeytinin kesilmesine müsaade edecek kadar düşmanlaştıran anlayış düzelmeyecek. Buna karşı ne yapabiliriz diye düşünmeye başladığımızda Fatih Mehmet Maçoğlu başkanımız, tarım konusunda önemli işler yapıyordu. Seçimlerde üretici belediyeyi getireceğiz diyorduk. Allah’ın izniyle dedeni besleyen, babanı besleyen ama artık çocuklarını besleyemeyen o zeytin ağacına Gemliklileri bir kez daha âşık edeceğiz”
Bu müthiş sözlere ne denir?
Toprak ana.
Bakarsan sana çok değerler verir.
Topraktır o.
Eker, biçer ve onun dilinden anlarsan besler seni.
Kimseye muhtaç etmez.
Harbiden çok anlamlı ve önemli bir söyleşi.
Bugün ve geleceğimiz için çok değerli bu konuşmalar.
Gerçekten çok sık olmalı bu tür söyleşiler.
Köylerde...
Yurttaşların, tarım işçilerinin, toprak emekçilerinin olduğu yerlerde yapılmalı.
Nerede mi?
Bursa'da, her ilçe de ve köylerde.