Eski Atatürk Stadyumu’ndan başlayıp Kent Meydanı'na kadar devam eden yürüyüşe CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş'ın yanı sıra Bursa Milletvekilleri Orhan Sarıbal, Kayıhan Pala, Hasan Öztürk ve Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, partilerin il ve ilçe örgütleri, sendikalar ile STK'lar da katıldı.
Eylemde, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Hak, hukuk, adalet", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları atıldı.
"PES ETMİYORUZ"
Grubun Kent Meydanı'na ulaşmasının ardından burada konuşma yapan CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, alanda sadece bir kalabalık olmadığını söyleyerek "Bir milletin haklı öfkesi, bir halkın susturulamayan sesi, yalanla, zulümle, hileyle teslim alınamayan iradesi olarak dimdik ayaktayız. Çünkü biz korkmuyoruz. Çünkü biz susmuyoruz. Çünkü biz pes etmiyoruz" dedi.
"EKREM İMAMOĞLU YALNIZ DEĞİLDİR"
19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun 'hukuk' denilerek gözaltına aldındığını hatırlatan Yeşiltaş, "Anlamadıkları bir şey vardı: Ekrem İmamoğlu yalnız değildir. O, 16 milyon İstanbullunun, 86 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının iradesidir. Onun tutuklanması aslında bu milletin boynuna geçirilmek istenen zincirdir. Ancak biz sokaklarda büyüttüğümüz mücadeleyle sivil darbeyi püskürttük ve o zinciri paramparça ettik" ifadelerini kullandı.
"İKTİDAR YARGIYI SOPA YAPMAYA ÇALIŞTI"
Yeşiltaş, iktidarın sandıkta kaybettiğini ancak şimdi koltuklarını korumak için yargıyı sopa yapmaya çalıştığını vurguladı.
"Bugün karşımızda sadece bir siyasi parti değil, bir rejim var" diyen Başkan Yeşiltaş, "Bütün kurumları çürümüş bir düzen var. Ve biz bu düzene diz çökmeyeceğiz. Bu meydanlar boşuna dolmadı. Bu öfke boşuna değil. Artık yeter diyoruz. Yeter bu hukuksuzluk. Yeter bu arsızlık. Yeter bu kibir. Bizi yoksullaştırdılar. Gençlerimizi umutsuz bıraktılar. Kadınlarımızı sokakta korkuyla yürütür hale getirdiler. İşçiye, memura, emekliye reva gördükleri şey sefalet oldu. Ama kendileri ne yaptı? Lüks arabalarda, saray sofralarında, milyonluk harcamalarla saltanat kurdular. Yetmedi, bir de irademizi çalmaya kalktılar" şeklinde konuşmasına devam etti. "BU DAVA SADECE EKREM İMAMOĞLU'NUN DAVASI DEĞİLDİR"
Yeşiltaş, Bu davanın sadece Ekrem İmamoğlu'nun davası olmadığını ifade ederek "Bu dava, hakkını arayan her emekçinin davasıdır. Bu dava, öğrencilerin, işsizlerin, kadınların, ezilenlerin davasıdır. Ve biz buradayız. Ne için mi? Bu ülkenin çocukları yurt bulamadığı için tarikatların eline düşmesin diye. Kadınlar sokakta öldürülmesin, adalet yerini bulsun diye. Gençlerimiz bavul hazırlayıp yurt dışına kaçmasın, geleceğini bu topraklarda kursun diye. Yargı gerçekten tarafsız, medya özgür, siyaset ilkeli olsun diye. Ve en önemlisi: Bu ülke yeniden hak, hukuk, adalet üzerine kurulsun diye" dedi.
"BİZİ SUSTURAMAYACAKLAR"
Nihat Yeşiltaş, tek yolun direniş, dayanışma ve örgütlenme olduğunun altını çizerek "Bu karanlık ancak birlikte aydınlanır. Bu kötülük ancak birlikte alt edilir. Şunu iyi bilsinler ki, her türlü oyuna rağmen, bizi bölemeyecekler, bizi susturamayacaklar, bizi yenemeyecekler. Buradan sesleniyorum: Ey saraydan adalet dağıttığını sananlar, bu halkın iradesini çiğneyemezsiniz, bu millet size boyun eğmez, bu millet sizi ilk seçimde gönderecek" ifadelerini kullandı.
"MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ"
"Ekrem İmamoğlu içeride değil. O bizim yüreğimizde, umudumuzda, mücadelemizde" diyen Başkan Yeşiltaş, "Bu güzel ülke için omuz omuza, yan yana, inadına, ısrarla mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu düzeni değiştireceğiz Ve mutlaka ama mutlaka kazanacağız. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sözleriyle açıklamasını tamamladı.
"VİCDANLARIN SESİ YÜKSELDİ"
Avukat Selin Yılmaz da, "Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nun hukuksuz bir şekilde tutuklanması bu ülkede hukukun siyasallaştırıldığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu karara karşı yalnızca partililer değil, adalete inanan binlerce yurttaşımız Türkiye'nin dört bir yanında vicdanlarının sesini yükseltmiştir" dedi.
"ARKADAŞLARIMIZIN SALINMASINI İSTİYORUZ"
Gençlerin hukuka sahip çıktığı sırada yapılan haksız gözaltılara karşı mücadele eden Avukat Metin Çil ve Avukat Ahmet Keskin'in de bulunduğu çok sayıda kişinin gözaltına alındığını ve tutuklamaların olduğunu söyleyen Yılmaz, "Bugün hala 6 kardeşimiz cezaevinde, hala siyasal rehin olarak içerideler. Bu dosyada ne hukuk var ne adli gerekçe. Bu gençler bizim gençlerimiz. Bu zulme boyun emiyoruz. Cezaevindeki arkadaşlarımızın salınmasını istiyoruz. Adalet gecikir ama susmaz. Anayasal hakların kullanımı suç değildir. Gençlerimiz siyasi rehin değildir" ifadelerini kullandı.
"EĞİTİMDE SORUNLAR KATLANARAK ARTIYOR"
Eğitim-Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem de "Eğitim Bir ülkenin en önemli kamusal meselesidir ama her geçen gün sorunlar katlanarak artıyor. Arkadaşlarımız bulunduğu okuldan sürgün edildiler. Zorunlu tayin istemek zorunda kaldılar. Bu sebepten dolayı liseli öğrencilerimiz günlerdir ayakta. Okul idareleri tarafından arkadaşlarımıza gençlerimize öğrencilerimize baskı mobing baskı yapılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı kamu özel program ve proje uygulayan eğitim kurumlarına öğretmen atama ve yönetici görevlendirme sonuçlarını açıkladığında gördük ki 2025 yılı atamaları da tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi yine şeffaflıktan uzak bir anlayışla gerçekleşmiştir" dedi.
Bakanlığın göstergelere bakmadan istediği öğretmeni ya da eğitim yöneticisini proje okullarına atayabildiğini söyleyen Erdem, "Bu uygulama eğitimdeki adalet duygusunu zedelemektedir. Siyasal sadakat, mesleki liyakatın önüne geçmiştir. Bu atama politikalarından derhal vazgeçin. Bunun için atılması adımlar bellidir. Öğretmen atamaları kriterleri liyakata dayalı olmalıdır. Eğitim kurumlarının iktidarın arka bahçesi haline getirilmesine sessiz kalmamız mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
"EN KÖKLÜ KURUMLARIN İÇİ BOŞALTILIYOR"
Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona ise "Öğrencilerimiz ve öğretmenler günlerdir proje okul adı altındaki tasfiye projelerine itiraz ediyorlar. Türkiye'nin ve Bursa'nın en köklü en başarılı okullarının içi boşaltılıyor" dedi.
Rona, Türkiye'nin ilerici öğretmenleri olarak kindar ve dindar nesline karşı fikri hür, vicdanı hür nesilleri her türlü baskıya rağmen yetiştireceklerini söyledi.
Özkan Rona, "Fikirlerini barışçıl seçile duyuran liselilere yapılan tehditlere karşı hukuk önünde hesap soracağız. Adımızı söyleyen, Gençliğe Hitabe'yi söyleyen gençlerden Atatürk'ün Bursa nutkundan korkuyorlar. Korksunlar. Suçlular, haksızlık edenler, torpil yapanlar korkar" dedi. Nöbetçi Gazete


Grubun Kent Meydanı'na ulaşmasının ardından burada konuşma yapan CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, alanda sadece bir kalabalık olmadığını söyleyerek "Bir milletin haklı öfkesi, bir halkın susturulamayan sesi, yalanla, zulümle, hileyle teslim alınamayan iradesi olarak dimdik ayaktayız. Çünkü biz korkmuyoruz. Çünkü biz susmuyoruz. Çünkü biz pes etmiyoruz" dedi.

19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun 'hukuk' denilerek gözaltına aldındığını hatırlatan Yeşiltaş, "Anlamadıkları bir şey vardı: Ekrem İmamoğlu yalnız değildir. O, 16 milyon İstanbullunun, 86 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının iradesidir. Onun tutuklanması aslında bu milletin boynuna geçirilmek istenen zincirdir. Ancak biz sokaklarda büyüttüğümüz mücadeleyle sivil darbeyi püskürttük ve o zinciri paramparça ettik" ifadelerini kullandı.
"İKTİDAR YARGIYI SOPA YAPMAYA ÇALIŞTI"
Yeşiltaş, iktidarın sandıkta kaybettiğini ancak şimdi koltuklarını korumak için yargıyı sopa yapmaya çalıştığını vurguladı.
"Bugün karşımızda sadece bir siyasi parti değil, bir rejim var" diyen Başkan Yeşiltaş, "Bütün kurumları çürümüş bir düzen var. Ve biz bu düzene diz çökmeyeceğiz. Bu meydanlar boşuna dolmadı. Bu öfke boşuna değil. Artık yeter diyoruz. Yeter bu hukuksuzluk. Yeter bu arsızlık. Yeter bu kibir. Bizi yoksullaştırdılar. Gençlerimizi umutsuz bıraktılar. Kadınlarımızı sokakta korkuyla yürütür hale getirdiler. İşçiye, memura, emekliye reva gördükleri şey sefalet oldu. Ama kendileri ne yaptı? Lüks arabalarda, saray sofralarında, milyonluk harcamalarla saltanat kurdular. Yetmedi, bir de irademizi çalmaya kalktılar" şeklinde konuşmasına devam etti. "BU DAVA SADECE EKREM İMAMOĞLU'NUN DAVASI DEĞİLDİR"
Yeşiltaş, Bu davanın sadece Ekrem İmamoğlu'nun davası olmadığını ifade ederek "Bu dava, hakkını arayan her emekçinin davasıdır. Bu dava, öğrencilerin, işsizlerin, kadınların, ezilenlerin davasıdır. Ve biz buradayız. Ne için mi? Bu ülkenin çocukları yurt bulamadığı için tarikatların eline düşmesin diye. Kadınlar sokakta öldürülmesin, adalet yerini bulsun diye. Gençlerimiz bavul hazırlayıp yurt dışına kaçmasın, geleceğini bu topraklarda kursun diye. Yargı gerçekten tarafsız, medya özgür, siyaset ilkeli olsun diye. Ve en önemlisi: Bu ülke yeniden hak, hukuk, adalet üzerine kurulsun diye" dedi.
"BİZİ SUSTURAMAYACAKLAR"
Nihat Yeşiltaş, tek yolun direniş, dayanışma ve örgütlenme olduğunun altını çizerek "Bu karanlık ancak birlikte aydınlanır. Bu kötülük ancak birlikte alt edilir. Şunu iyi bilsinler ki, her türlü oyuna rağmen, bizi bölemeyecekler, bizi susturamayacaklar, bizi yenemeyecekler. Buradan sesleniyorum: Ey saraydan adalet dağıttığını sananlar, bu halkın iradesini çiğneyemezsiniz, bu millet size boyun eğmez, bu millet sizi ilk seçimde gönderecek" ifadelerini kullandı.
"MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ"
"Ekrem İmamoğlu içeride değil. O bizim yüreğimizde, umudumuzda, mücadelemizde" diyen Başkan Yeşiltaş, "Bu güzel ülke için omuz omuza, yan yana, inadına, ısrarla mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu düzeni değiştireceğiz Ve mutlaka ama mutlaka kazanacağız. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sözleriyle açıklamasını tamamladı.

Avukat Selin Yılmaz da, "Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nun hukuksuz bir şekilde tutuklanması bu ülkede hukukun siyasallaştırıldığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu karara karşı yalnızca partililer değil, adalete inanan binlerce yurttaşımız Türkiye'nin dört bir yanında vicdanlarının sesini yükseltmiştir" dedi.

Gençlerin hukuka sahip çıktığı sırada yapılan haksız gözaltılara karşı mücadele eden Avukat Metin Çil ve Avukat Ahmet Keskin'in de bulunduğu çok sayıda kişinin gözaltına alındığını ve tutuklamaların olduğunu söyleyen Yılmaz, "Bugün hala 6 kardeşimiz cezaevinde, hala siyasal rehin olarak içerideler. Bu dosyada ne hukuk var ne adli gerekçe. Bu gençler bizim gençlerimiz. Bu zulme boyun emiyoruz. Cezaevindeki arkadaşlarımızın salınmasını istiyoruz. Adalet gecikir ama susmaz. Anayasal hakların kullanımı suç değildir. Gençlerimiz siyasi rehin değildir" ifadelerini kullandı.

Eğitim-Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem de "Eğitim Bir ülkenin en önemli kamusal meselesidir ama her geçen gün sorunlar katlanarak artıyor. Arkadaşlarımız bulunduğu okuldan sürgün edildiler. Zorunlu tayin istemek zorunda kaldılar. Bu sebepten dolayı liseli öğrencilerimiz günlerdir ayakta. Okul idareleri tarafından arkadaşlarımıza gençlerimize öğrencilerimize baskı mobing baskı yapılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı kamu özel program ve proje uygulayan eğitim kurumlarına öğretmen atama ve yönetici görevlendirme sonuçlarını açıkladığında gördük ki 2025 yılı atamaları da tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi yine şeffaflıktan uzak bir anlayışla gerçekleşmiştir" dedi.


Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona ise "Öğrencilerimiz ve öğretmenler günlerdir proje okul adı altındaki tasfiye projelerine itiraz ediyorlar. Türkiye'nin ve Bursa'nın en köklü en başarılı okullarının içi boşaltılıyor" dedi.
Rona, Türkiye'nin ilerici öğretmenleri olarak kindar ve dindar nesline karşı fikri hür, vicdanı hür nesilleri her türlü baskıya rağmen yetiştireceklerini söyledi.
Özkan Rona, "Fikirlerini barışçıl seçile duyuran liselilere yapılan tehditlere karşı hukuk önünde hesap soracağız. Adımızı söyleyen, Gençliğe Hitabe'yi söyleyen gençlerden Atatürk'ün Bursa nutkundan korkuyorlar. Korksunlar. Suçlular, haksızlık edenler, torpil yapanlar korkar" dedi. Nöbetçi Gazete