Nilüfer'de 3 Fidan Parkı'nda toplanan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği eylemlerde tutuklanan gençler için basın açıklaması gerçekleştirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal'ın da katıldığı basın açıklamasında 'Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz" sloganları atıldı.
Topluluk adına basın açıklamasını gerçekleştiren Tarım Orkam-Sen Bursa Şube Başkanı Tarık Efe "Düşüncelerini özgürce ifade eden her bir genç, bu toprakların vicdanıdır. Ancak ne yazık ki, o vicdan, bugün ülkemizde demir parmaklıklar ardına konulmuştur. Bugün onlarca öğrenci genç 19 Mart'tan sonra Türkiye'nin dört bir yanında düzenlenen gösterilere, eylemlere, mitinglere katıldıkları için tutukludur. Daha da vahimi, kamuoyuna ve medyaya da yansıyan veriler, tanıklıklar bu gençlerin cezaevlerinde insanlık dışı koşullara maruz bırakıldığını, fiziksel ve psikolojik şiddete, işkenceye, tacize uğradığını göstermektedir" ifadelerini kullandı.
Tüm bunlara rağmen Adalet Bakanlığı başta olmak üzere iktidar kanadından yapılan açıklamalarda hala yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna ilişkin nutuklar atıldığını söyleyen Efe "Buradan soruyoruz. Bu ülkede yargı bağımsız ve tarafsızsa onlarca üniversite öğrencisi neden hala karanlık duvarların, demir kapıların ardında tutuluyor? Ne yaptı bu öğrenciler, bu gençler? Hırsızlık mı yaptılar? Cinayet mi işlediler? Kara para mı akladılar? Rüşvet mi aldılar? Çete kurup, mafya olup haraç mı topladılar? Pudra şekeri süsü verip uyuşturucu mu kullandılar? Yere kapaklandıklarında bile gözlerine biber gazı sıkacak kadar, tekme tokat müdahale edecek kadar orantısız güç kullanan, tam teçhizatlı polisleri mi darp ettiler? Elbette ki bunların hiçbirini yapmadılar" diye konuştu.
Gençlerin sadece 19 Mart'tan sonra Türkiye'nin dört bir yanında düzenlenen barışçıl gösterilere, eylemlere, mitinglere katıldığını söyleyen Efe "Bu eylemlere katılan milyonlarca yurttaş gibi ülkede yaşanan hukuksuzluklara, haksızlıklara, en temel insan haklarının ayaklar altına alınmasına karşı çıktılar. Kayyum atamalarından YÖK sultasına kadar üniversitelerinin özerkliğini, bilimsel özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıran kuşatmaya "yeter "dediler. Gün geçtikçe artan barınma ve yemek sorunlarına yeter, okul masraflarımız yüzünden eğitimimizi yarım bırakmak istemiyoruz" dediler. Başlarını sokabilecekleri, güven içinde kalabilecekleri bir yurt, sağlıklı yemek haklarını istediler. "Diplomalı işsiz olmak istemiyoruz" dediler. Mezun olduklarında torpilin, kayırmanın, mülakatın değil, liyakatın esas alınmasını istediler" dedi.
"GENÇLER ANAYASAL HAKLARINI KULLANDI"
Gençlerin taleplerini dile getirmek için sadece anayasal haklarını kullandıklarını ifade eden Efe "Toplanma haklarını, konuşma haklarını, itiraz etme haklarını kullandılar. Bizler DİSK, KESK,TMMOB VE TTB Bursa Bileşenleri olarak ülkemizin aydınlık geleceği olan gençlerimizin haklı taleplerinin, mücadelelerinin hep yanında olduk. Bugün de yanlarındayız. Onların eğitim haklarını, geleceklerini savunmak için aldıkları kararlara, boykotlara hep saygı duyduk. EĞİTİM SEN sendikamızın 25 Mart'ta üniversitelerde hayata geçirdiği 1 günlük hizmet üretmeme eyleminde ve şu an Liselerde yaşanan öğretmen kıyımlarında olduğu gibi her zaman öğrencilerimizin eğitim hakkına sahip çıkmaya, mücadelelerine katkı sunmaya çalıştık" şeklinde konuştu.
"Gençliğe uygulanan her baskı geleceğimizi tehdit eden bir gölge"
Bedeli ne olursa olsun öğrencilerin, gençlerin, çocukların yanlarında olmaya devam edeceklerini belirten Efe "Çünkü bizler biliyoruz ki bir ülkenin caddelerinde, üniversitelerinde, kampüslerinde yankılanan genç sesler, o ülkenin yalnızca bugününü değil, yarınlarını da inşa eder. Dolayısıyla gençliğe uygulanan her baskı geleceğimizi tehdit eden bir gölgedir. Ve o gölgenin karanlığı toplumun sadece bir kısmını değil, tamamını kapsar. Varsayalım ki ceza evlerinde tutulan bunca üniversite öğrencisi, bunca genç 2911 sayılı yasaya muhalefet etmiş olsunlar. Bu durumda bile cezaevinde bir gün bile olmamaları gerekirken hala demir parmaklıklar arkasında tutulmaları, bu da yetmiyormuş gibi düşman hukukuna tabi tutulmaları kabul edilemez" ifadelerini kullandı.
15 KİŞİNİN TUTUKLULUĞU KABUL EDİLEMEZ"
Bursa'da aralarında Avukat Ahmet Keskin'in de bulunduğu 15 kişinin hala tutuklu olduğunu söyleyen Efe "İlimizde gerçekleşen eylemlerde herhangi bir şiddet olayı olmamıştır. Bursa dışında birçok ilde tutuklamalar son bulurken Ahmet Keskin dahil 15 kişinin tutukluluğu kabul edilemez. Arkadaşlarımızın özgür bırakılmasını istiyoruz. Hiç kimse unutmasın ki üniversite öğrencileri, gençler hepimizin geleceğidir. Bir ülkenin geleceği ise korkuyla değil, gençlerine duyulan güvenle yazılır. Bu topraklarda bir üniversite öğrencisi, bir genç, sadece anayasal haklarını kullandığı, eylemlere katıldığı için cezaevinde tutuluyorsa demokrasinin, adaletin elimizde kalan son kırıntıları bile zincire vurulmuş demektir. Bunun için ülkeyi yönetenlere, yargı mercilerine bir kez daha sesleniyoruz" diye konuştu. "Ülkenin Geleceğini Karartmayın" diyen Efe sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Tutuklu öğrencileri, gençleri, çocuklarımızı derhal serbest bırakın. İşkence ve kötü muamele iddialarının bağımsız bir şekilde soruşturulmasının, sorumlulardan hesap sorulmasının önünü açın. Üniversitelerdeki polis ablukasından YÖK eliyle başlatılan soruşturma furyasına kadar uzanan öğrencilerimizi sindirme çabalarına son verin"
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal'ın da katıldığı basın açıklamasında 'Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz" sloganları atıldı.

Tüm bunlara rağmen Adalet Bakanlığı başta olmak üzere iktidar kanadından yapılan açıklamalarda hala yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna ilişkin nutuklar atıldığını söyleyen Efe "Buradan soruyoruz. Bu ülkede yargı bağımsız ve tarafsızsa onlarca üniversite öğrencisi neden hala karanlık duvarların, demir kapıların ardında tutuluyor? Ne yaptı bu öğrenciler, bu gençler? Hırsızlık mı yaptılar? Cinayet mi işlediler? Kara para mı akladılar? Rüşvet mi aldılar? Çete kurup, mafya olup haraç mı topladılar? Pudra şekeri süsü verip uyuşturucu mu kullandılar? Yere kapaklandıklarında bile gözlerine biber gazı sıkacak kadar, tekme tokat müdahale edecek kadar orantısız güç kullanan, tam teçhizatlı polisleri mi darp ettiler? Elbette ki bunların hiçbirini yapmadılar" diye konuştu.
Gençlerin sadece 19 Mart'tan sonra Türkiye'nin dört bir yanında düzenlenen barışçıl gösterilere, eylemlere, mitinglere katıldığını söyleyen Efe "Bu eylemlere katılan milyonlarca yurttaş gibi ülkede yaşanan hukuksuzluklara, haksızlıklara, en temel insan haklarının ayaklar altına alınmasına karşı çıktılar. Kayyum atamalarından YÖK sultasına kadar üniversitelerinin özerkliğini, bilimsel özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıran kuşatmaya "yeter "dediler. Gün geçtikçe artan barınma ve yemek sorunlarına yeter, okul masraflarımız yüzünden eğitimimizi yarım bırakmak istemiyoruz" dediler. Başlarını sokabilecekleri, güven içinde kalabilecekleri bir yurt, sağlıklı yemek haklarını istediler. "Diplomalı işsiz olmak istemiyoruz" dediler. Mezun olduklarında torpilin, kayırmanın, mülakatın değil, liyakatın esas alınmasını istediler" dedi.
"GENÇLER ANAYASAL HAKLARINI KULLANDI"
Gençlerin taleplerini dile getirmek için sadece anayasal haklarını kullandıklarını ifade eden Efe "Toplanma haklarını, konuşma haklarını, itiraz etme haklarını kullandılar. Bizler DİSK, KESK,TMMOB VE TTB Bursa Bileşenleri olarak ülkemizin aydınlık geleceği olan gençlerimizin haklı taleplerinin, mücadelelerinin hep yanında olduk. Bugün de yanlarındayız. Onların eğitim haklarını, geleceklerini savunmak için aldıkları kararlara, boykotlara hep saygı duyduk. EĞİTİM SEN sendikamızın 25 Mart'ta üniversitelerde hayata geçirdiği 1 günlük hizmet üretmeme eyleminde ve şu an Liselerde yaşanan öğretmen kıyımlarında olduğu gibi her zaman öğrencilerimizin eğitim hakkına sahip çıkmaya, mücadelelerine katkı sunmaya çalıştık" şeklinde konuştu.

Bedeli ne olursa olsun öğrencilerin, gençlerin, çocukların yanlarında olmaya devam edeceklerini belirten Efe "Çünkü bizler biliyoruz ki bir ülkenin caddelerinde, üniversitelerinde, kampüslerinde yankılanan genç sesler, o ülkenin yalnızca bugününü değil, yarınlarını da inşa eder. Dolayısıyla gençliğe uygulanan her baskı geleceğimizi tehdit eden bir gölgedir. Ve o gölgenin karanlığı toplumun sadece bir kısmını değil, tamamını kapsar. Varsayalım ki ceza evlerinde tutulan bunca üniversite öğrencisi, bunca genç 2911 sayılı yasaya muhalefet etmiş olsunlar. Bu durumda bile cezaevinde bir gün bile olmamaları gerekirken hala demir parmaklıklar arkasında tutulmaları, bu da yetmiyormuş gibi düşman hukukuna tabi tutulmaları kabul edilemez" ifadelerini kullandı.
15 KİŞİNİN TUTUKLULUĞU KABUL EDİLEMEZ"
Bursa'da aralarında Avukat Ahmet Keskin'in de bulunduğu 15 kişinin hala tutuklu olduğunu söyleyen Efe "İlimizde gerçekleşen eylemlerde herhangi bir şiddet olayı olmamıştır. Bursa dışında birçok ilde tutuklamalar son bulurken Ahmet Keskin dahil 15 kişinin tutukluluğu kabul edilemez. Arkadaşlarımızın özgür bırakılmasını istiyoruz. Hiç kimse unutmasın ki üniversite öğrencileri, gençler hepimizin geleceğidir. Bir ülkenin geleceği ise korkuyla değil, gençlerine duyulan güvenle yazılır. Bu topraklarda bir üniversite öğrencisi, bir genç, sadece anayasal haklarını kullandığı, eylemlere katıldığı için cezaevinde tutuluyorsa demokrasinin, adaletin elimizde kalan son kırıntıları bile zincire vurulmuş demektir. Bunun için ülkeyi yönetenlere, yargı mercilerine bir kez daha sesleniyoruz" diye konuştu. "Ülkenin Geleceğini Karartmayın" diyen Efe sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Tutuklu öğrencileri, gençleri, çocuklarımızı derhal serbest bırakın. İşkence ve kötü muamele iddialarının bağımsız bir şekilde soruşturulmasının, sorumlulardan hesap sorulmasının önünü açın. Üniversitelerdeki polis ablukasından YÖK eliyle başlatılan soruşturma furyasına kadar uzanan öğrencilerimizi sindirme çabalarına son verin"