Mükemmel bir akşam yemeği yedikten sonra hala kendini hala aç mı hissediyorsun?
Hala kendini ‘Bir profiterol olsa da yesek!‘ derken mi buluyorsun?
Peki o kadar çeşitli bir sofradan fazla yemek yiyerek kalkmana rağmen neden aç olabilirsin?
‘Bedenin mi aç yoksa ruhun mu?‘
Bence bunu sorgulamanın vakti geldi!
Besin alımımız sadece enerji ihtiyacını karşılamak amaçlı değil, besinlerden alınan hazla da ilgilidir.
Nasıl mı?
Vücudumuz besin tüketimi için 2 sistem kullanıyor; Homeostatik Açlık ve Hedonik Açlık. Bu kavramlar isimleri bize çok uzak görünse de aslında bildiğimiz,hayatımızın her anında yaşadığımız şeylerdir.
Homeostatik açlık, kişinin biyolojik olarak gereksinim duyduğu enerji ihtiyacı sonucu oluşur. Hedonik açlık ise enerji ihtiyacı olmaksızın lezzetli besinleri haz amacıyla tüketmektir yani bize ‘Tokum ama canım bir şeyler yemek istiyor’ dedirten şeydir.
Bu iki sistem beraber çalışır. Sadece Homeostatik açlık yaşasaydık bütün dünya ideal kilosunda olurdu. Keşke öyle de olsaydı.
ncak hedonik açlık devreye girerek ihtiyacımızdan fazla tüketiyoruz ve kilo alıyoruz.
Hedonik açlık basitçe yemek yedikten sonra üzerine çok sevdiğimiz tatlıyı yemek istememizdir.
Hedonik açlık mekanizması incelendiğinde uyuşturucu, kumar, alkol gibi bağımlılıklarla beynin aynı bölgesini uyarıyor yani bu da bir nevi bağımlılık BESLENME BAĞIMLILIĞI! Sahi, neden beslenme bağımlılığı diye adlandırabileceğimiz hedonik açlık diye bir şey var? Bu sorunun yanıtı taaa ki ilk çağ insanlarının yaşam tarzına dayanıyor…
İlkel çağlar döneminde hayatta kalabilmek için yemek yeme ve yemek bulma dürtüsüne dayalı hedonik açlık bizim dönemlerimizde etkisini bilinçaltı kuramlarla göstermeye devam ediyor.
Fakat bizim çağımızın bir farkı var; biz yemeğe ulaşımda zorlanmıyoruz ve bu bizi obeziteye sürüklüyor…
Özellikle besinlerin ‘organoleptik' yani kokusu , görüntüsü , boyutu gibi fiziki & duyuları harekete geçiren özellikleri hedonik açlıkla daha çok baş etmemize sebep oluyor aah özellikle biz kadın bireylerde…
O çikolatanın kokusu , lezzeti ya da sıcak bir ekmeğin kokusu bizi daha da çok cezbediyor…
Peki, hedonik açlık döngü nasıl kırılabilir?
Yemek saatlerinizi düzenleyin.
Beslenmek için acıkmayı beklemeyin.
Ara öğün sayısını artırın.
Günde minimum 2 maksimum 4 ara öğün yapın.
Öğünlerinizde basit şekerli besinleri tercih etmeyin.
Yüksek lifli besinleri tercih edin.
Evde ve iş yerinizde şekerli besinler ve işlenmiş, paketli ürünler bulundurmayın.
Meyve, kuru yemiş ve süt ürünlerini bulundurun.
Tatlı isteğinizi meyvelerle veya kendi şekersiz fit tatlılarınızla bastırın özellikle kuru meyveler ve yoğurt/süt imdadınıza yetişecektir.
Kendinizi ödüllendireceğiniz zaman bunu bol kalorili yiyeceklerle yapmayın. Sağlıklı besinlerden yana seçim yapın.
Mutsuz hissettiğiniz zaman moralinizi düzeltmek amacıyla besin tüketmeyin.
Egzersiz yapmayı tercih edin.