[email protected]
Deprem gerçeğini kabullenmek zorundayız.
Nitekim üzerinde yaşadığımız coğrafya bir deprem yerleşkesi.
Deprem, kendini sıklıkla hatırlatır bizlere.
Kimi zaman bu hatırlatmanın faturası ağır olur.
Can kayıplarını en son İzmir’deki depremde yaşadık.
Kaybettiklerimize ağlarken;
Enkaz altından saatler sonra sağ kurtarılanlar yanan yüreklere bir nebze de olsa su serpti.
Tıpkı 3 yaşındaki Elif ve 4 yaşındaki Ayda gibi...
Elif 65 saat sonra kurtarıldı enkaz altından.
Umutların tükendiği sanılırken 91. saatte gelen yeni bir mucize haberi Türkiye’yi sevince boğmuştu.
Ayda da oluşan o yaşam üçgeninden sağ çıktı.
Her ikisi de depremin simge ismi oldu.
İşin uzmanları hep söyler:
‘Depreme hazırlıklı olmalıyız!’
Can kayıplarının önüne geçebilmemiz için çürük binalar bir an önce yıkılmalı ya da sağlamlaştırılmalı.
Deprem, Bursa’da ise kendini pazar günü hatırlattı.
Saat 14.30’da 3.0 büyüklüğündeki deprem hepimizi çok korkuttu.
Merkez üssü Nilüferdi bu depremin.
Bu yüzden Nilüferde çok daha fazla hissedildi.
Şiddeti küçüktü ama...
Hissedilme oranı çok yüksek oldu.
Bu depremin diğerlerinden bir farkı vardı.
Sallantı şeklinde değildi.
Gürültülü halde yerin dibinden vurdu.
Bazıları alt katta ağır bir yükün yere düşürülmüş olabileceğini sandı.
Kimileri de bu durumu, ‘Sanki zemin güm diye bir boşluğa oturdu’ diye tarif etti.
Peki, neydi bu alttan vurmanın anlamı?
Konuyu uzmanına sorduk.
Güney Marmara Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Engin Er’in söyledikleri doğrusu beni korkuttu.
İlk sorum şu oldu Er’e:
‘Bu depremi diğerlerinden ayıran özellik nedir?’...
İşte Er’in verdiği cevap:
‘Deprem bir sallanma şeklinde değil, vurma şeklinde hissedildi. Bu da altımızdan bir çok fay hattı geçmesinden kaynaklandı’.
Ve ekledi:
‘Bakınız, bu şehrimizdeki aktif fay hatlarının yarattığı bir deprem değil. Tekrar ediyorum. Bu deprem fay hatlarının üzerinde oldu. Zemine çok yakın olduğu için 3.0 büyüklüğündeki bu depremi Bursa hissetti. Normalde bu büyüklükteki depremler pek hissedilmez. Zemine çok yakın olmasıyla alttan vurma şeklinde duyuldu. Yayılım gösterecek durum yoktu. Yayılım olmadığı gibi sallantı da yaşanmadı. Yerden vuran depremlerin de yıkıcı gücü olabilir. Bu büyüklüğüne bağlı bir durum...’
‘BU BİZE BİR UYARI’
Başkan Engin Er, Bursa’daki bu depremin ‘uyarıcı’ olduğunu da sözlerine ekliyor.
Türkiye’nin 18 ilinin altından fay hattı geçtiğini hatırlatan Er, Bursa’nın da bu iller arasında olduğuna vurgu yaparak, ‘Fay yasası bir an önce çıkartılmalı. Bunu hep söylüyoruz. Fay hatlarının geçtiği 18 il arasında Bursa, Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Eskişehir, Kütahya ve Bingöl öne çıkıyor’ diyor.
Engin Er’in önemle vurguladığı ‘fay yasası’nın bizlere ne faydası mı olacak?
Bu yasa çıkarsa, fay hattının geçtiği kentlerde afet riski en aza indirilecek.
İnsanların can ve mal güvenliğinin sağlanması için fay hatları üzerindeki yapılaşmalara bundan böyle izin verilmeyecek.
Fay hatlarının üzerindeki mevcut yapılar kentsel dönüşümle yıkılarak vatandaşlar daha güvenli bölgelere taşınacak.
Engin Er de bunun için ‘fay yasası’nın önemine vurgu yapıyor.
‘Deprem yıkmadan Bursa’yı biz güvenli şekilde yıkalım ve yeniden planlayalım’ diyor.
İşte bu yüzden ‘fay yasası’nın vakit geçirilmeden çıkarılması gerekiyor.
Deprem gerçeğine her fırsatta dikkat çeken Er, Bursa’daki mevcut yapıların durumunun bir an önce masaya yatırılmasının önemine değinirken deprem master planının yapılmasını istiyor.
Başkan Er ‘Bursa’da 7.0 ve üzeri bir deprem bekliyoruz. Küçük gördüğümüz bu son deprem bölgenin dirici ve canlı olduğunu bizlere gösterdi’ diye tehlikeye dikkat çekerek sözlerini tamamladı.
Dileğimiz;
Artık kapıda bekleyen felaket yaşanmadan ‘fay yasası’nın bir an önce meclise sunulması.