Efendim;
Masal kahramanı şu bizim Keloğlan’ı bilmeyeniniz tanımayanınız yoktur herhalde.
Şu saray şaklabanı Keloğlan!
Kel olduğu için bu lakabı almış.
Anasının saf, deli ama kalbi merhamet dolu sempatik bir keleş oğlan.
Çeşitli şaklabanlıklar yaparak saraya giren ve zekasıyla padişahın ve saraydaki herkesin sevgisini kazanan oğlan.
Zeka oyunları ile sonunda padişahın kızını alıp köyüne, anasına götüren soytarı!
Ben sizlere;
Başka bir ‘keloğlan’dan bahsetmek istiyorum.
Bu haftaki Bursaspor Akhisar maçında hepimizin sinir katsayısını arttıran ‘keloğlan’dan!
Tansiyonumuzu tavan yaptıran, beynimizi yakan bir ‘keloğlan’!
Ben de sizler gibi Bursaspor-Akhisar maçında tanıdım onu.
Düdüğünü değil, sahadaki gençlerin alın terini emeğini çaldı.
Yaptığı eylem ile illegal şaklaban olmaya çalıştı.
Ama yaptığı şaklabanlıklar ne kendisine, ne de şirin görüneceği kesime yaramayan biriydi o.
Eyyy keloğlan!
Böyle şaklabanlıklarla ne yapmak, kimin gönlüne girmek istedin?
Allah’ın ilahi adaleti adaletinin tecelli edeceğini, terinin son damlasına kadar mücadele eden, karakterleri ile oyun bozan, seni çimlere gömen o pırıl pırıl gençlerin sana ders vereceğini hiç mi düşünemedin?
Hangi vicdanla, hangi düşünceyle o gençlerin emeğini, alın terini çalmaya çalışırsın, mücadelelerine set koyarsın.
Senin görevin hakkıyla düdük çalmak değil midir?.
İnşallah bu maçta yaşattıkların ve yaşadıkların ömür boyu aklından çıkmaz ve kendine ders çıkartırsın.
Son sözlerim futbolcu ve taraftarlarımıza olacak.
Bu maçta inanarak, hırsla mücadele etmenin ne kadar önemli olduğunu gördük.
Olumsuz düşünmeden, takımımıza güvenerek sezon bitimine kadar sevgimizi sabrımızı gösterelim.
İyi haftalar diliyorum.
Saygılarımla...