[email protected]
Adam olmak, üzerinde öğrenmemiz gereken dersler, aşmamız gereken sınavları olan uzun bir yoldur.
Sonsuza varan bu yolda devam edebilmek için Konfüçyüs, “Adamlık insanlar için su ve ateşten üstündür. İnsanların ateşe ve suya girdiklerini ve bu yüzden öldüklerini gördüm ama adamlığa girip de bu yüzden ölen kimseyi görmedim,” der ve özelliklerini de, “Adam olan adam iç değerleri sever, bayağı adam dünya değerlerini sever. Adam olan adam hukuk sever, ilke sever bayağı adam her durumda göze girmeyi sever. Adam olan adam vakarlıdır ama kendini beğenmiş değildir. Bayağı adam kendini beğenmiştir ama vakarlı değildir,” sözleriyle açıklar.
Akıl, ahlak, düşünce derinliği, düzen ve disiplin, insancıl duygular, hoşgörü, empati, sevgi. Bunlar yolun anahtarlarıdır.
Sonsuz olan bu uzun yolda aksamadan ilerleyebilmek için, akıl yolun başıdır ve diğer her bir kelime o yolun duraklarıdır. Yola çıkılır ve duraklarda durarak öğrenilir. Sonunda sevgi noktasında bir soluk alınır.
Adam olmak, “O ne der, bu ne der?” düşünce ve sınırlaması ile yaşamamaktır. Ancak ölçülü ve dengeli yaşamaktır. “Kendi gibi” olmaktır. Başkalarının yalanlarına yalanla karşılık vermemektir.
Başarı karşısında kazandım diye gururlanmamak, yenilgide kaybettim duygusuyla yılmamaktır. Yüreğine ve sinirlerine “Dayan” diyebilmek, herkesle dost olup erdemli kalabilmektir.
Adam gibi adam bu dünyayı terk ederken, “Namuslu yaşadım, bencil olmadım, toplumuma ve tüm insanlığa yararlı olmaya çalıştım,” diyen insandır. Bilim ve sanat bunu öğretir.
Adam gibi adam olabilmek görüldüğü gibi hiç de zor ve aşılmaz engellerle çevrili değil. İnsan aklı ve iradesi, “adam olmak” için gerekli istek ve arzuyu ve kendi isteğiyle ve kendi iradesiyle yaratabilir.
Maalesef günümüzde adam kalmak elde tutulan ateş gibi oldu. Bıraksanız sönecek elde tutsanız el yakacak.
Ve… Unutulmamalıdır ki; ADAM olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.
Saygılarımla